Çıkış felsefesi merkeziyetçi para sistemine karşı bir alternatif olan kripto paralar, blok zincir evreninin aslında böğelerinden bir tanesi. Nesnelere değer katan “otantisite” özelliğinin dijital dünyada temeli olan blok zincir ile kripto değerler çoğu zaman bir tutuluyor. Halbuki kripto değerler dijital evrenin türettiği veya ürettiği bir öğe.
Aslına bakılırsa neoliberalizm başlığı altında giderek esaretini artıran insanoğlunun, söz konusu esaretten kurtulması için son kale kripto değerlerdir. Hemen izah edeyim: Merkez Bankaları ve Bankalar, bunların yanında para ve sermaye piyasasının borsalar dahil tüm kurumları ve nihayetinde basılan ulusal paralar kapitalizmin en güçlü kaleleri. Yasalar, mevzuat ve kurallar bu hükümetlerden çok bu organizasyonun talepleri doğrultusunda çıkıyor. “Piyasa” denilen mekanizma aslında giderek otokratikleşen yönetim tarzına karşı para kazandığı için susup ses çıkarmayan bir nesil yetiştirdi desem yanlış olmaz.
Bu sistemde “aşırı güçlenme” yok, sadece müsaade edildiği kadar güçlenmek var. Ali Baba’nın başına gelenler gibi. Zenginlik, borçlar ve varlıklar sadece dolar cinsinden ifade edilebilir. Söz konusu “dolar” önce ABD ve sonra da diğer devletler tarafından izlenir. Doların bir yerden diğerine hareket etmesi müsaade ile olur. Servetinizin bir noktadan diğerine transfer edilmesi kolaylaştırılır veya zorlaştırılır. Tüm bunlar rasyonel olmayan siyasi ve diplomatik kararlara göre “güçlüler” tarafından düzenlenir. Yaptırım, gri liste vs gibi uygulamalar da güçlü ülkelerin keyfine bırakılmıştır.
Kripto değerler tasarrufların bir noktadan diğerine harekette Merkez Bankalarının ortaya koyduğu sistemden daha hızlı ve kolay bir alternatif sunduğu için bir anda Hindistan’dan Rusya’ya oradan da Latin Amerika’ya kadar cazibeli hale geldi. Her ne Hükümetler müdahale edip durdurmaya çalışsa da, kriptoların başlangıçtaki ulvi amacından sapıp “hızlı zenginleşmenin” enstrümanı olduğunu gördük. Bu furyanın en önemli temsilcisi elbette Bitcoin.
Toplamda 21 Milyon Bitcoin ‘i % 57 oranla en çok bireysel yatırımcılar elinde tutmakta. ABD’de kamu ve özel kurumların kripto varlık alabilmelerine müsaade çıkmasına rağmen henüz şirketler Bitcoin’in % 3,7 ‘sini elinde tutuyor. Devletlerin elinde de Bitcoin arzının % 2,7 ‘si bulunuyor. Yılbaşında beraber konferans verdiğimiz bir uzman “Çinliler Altın alıyor Amerikalılar Bitcoin” demişti. Hatta Yuan’ın altına Doların da Bitcoin’e endeksleneceğini de iddia etmişti. O kadarını bilemem ama hatırı sayılır miktarda bireysel ve kurumsal tasarrufun kripto değerlerde olduğunu görüyoruz.

Bu arada Bitcoin gibi dalgalanan kripto değerlerin yanında Dolara ve Altına endeksli olan Stable Coinler de var. Hatta İsviçre Merkez Bankası 1000 Franklık Banknotları doğrudan doğruya stable coine dönüştürmeyi düşündüğüne dair haberler sızıyor. Bu arada dijital para ile kripto değerleri birbirine karıştırmamak lazım.
Ulusal paraların arzı artık Merkez Bankaları sayesinde değil Bankaların gayretiyle büyüyor. Mevduat ve kredi faizinin çarpan etkisiyle büyüyen para arzının artık pek az kısmı MErkez Bankalarının bastığı para. Ayrıca banka uygulamalarında gördüğümüz paranın büyük kısmı da artık dijital oldu. Tamamı dijital olduğu gün kayıtdışılıktan kurtulabileceğiz diye düşünüyorum. Kripto varlıklar ise, tekrar hatırlatmak gerekirse, merkeziyetsiz ortamda üretilmiş itibarlı alışveriş birimleridir. Aynen paraya ait fonksiyonları taşırlar. Tasarruf edebilme, mal ya da hizmet satın alabilme, küçük değerlere bölünebilme ve dolaşımda olabilme vs gibi. Dolayısıyla para gibi muamele görmekteler.
Hala şunu soran var elbette: “Paralar tamamen dijitalleşmiş hale geldiğinde kripto değerlere ihtiyaç kalacak mı ?” Tekrar etmek gerekirse, merkeziyetçi unsurlar ile merkeziyetsiz unsurlar arasındaki mücadeleden kimin galip çıkacağını kestirmek zor. Ancak Merkez Bankaları tarihten silinse de bankacılık faaliyetinin devam edeceğini söyleyebilirim. Bir süre “dual” sistem ile yani hem resmi paralar hem de kriptolarla yola devam eder, sonra şu ana kadar akla gelmeyen bir referans değer ile kriptolar piyasalara egemen olur diye düşünüyorum. Bu referans değerin hem hükümetler hem kurumlar hem de bireyler tarafından kabul göreceğini tahmin ediyorum. Önümüzdeki zaman zarfında bununla ilgili fikir jimnastiğini yapacağız.
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için bizi Twitter’da, Facebook‘ta ve Instagram‘da takip edin ve Telegram ve YouTube kanalımıza katılın!