NFT ve Sanat Hukuku

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sanatın sanat için mi yoksa halk için mi olduğu tartışmasını eskiden ne çok severdik. Zamanla bu konuyu konuşmaz olduk. Belki tartışma anlamını kaybetti belki biz umudumuzu. Öte yandan sanat sürekli şekilde dijitalleşti ve gelişti. Sanat teknolojisi özel bir alan haline geldi. Tabi sanatın hukuku da teknolojiyle ilişkisinin ara yüzü olarak konumlandı. Sanat hukuku yeni bir başlık. Bu başlığın güçlenmesinin yolu ise teknolojiden geçiyor. Teknolojinin sanata ve sanatın hukukuna en değerli armağanı NFT’ler. Fakat konu NFT olunca, konuya fikir ve sanat hukuku penceresinden bakanların nedense kafaları epey bir karışmış görünüyor. Bakalım gerçek, somut, güncel durum kafa karıştırıcı mı değil mi?

Sanat İçin Sanat Öldü, Yaşasın Halk İçin Sanat! Fakat Nasıl? Cevap NFT’de Saklı Olabilir Mi?

Son birkaç yılda popülerliklerinin artmasıyla birlikte, NFT’ler kripto arenasındaki işlemlerin büyük bir bölümünü kapladı. ‘CryptoKitties’ adlı bir oyun ortaya çıkmıştı ve oyunda tokenize edilen ve satılan benzersiz sanal kediler vardı. Olayın en ilgi çekici yanı ise CryptoKitties’in Ethereum blockchain işlem hacminin çoğunu oluşturması oldu. Bunu takiben Twitter’in kurucusu Jack Dorsey ilk attığı tweet’i NFT haline getirerek ETH eşdeğeri 2,5 milyon dolar karşılığında sattı. Bundan bir zaman sonra ise ‘Bored Ape Yacht Club’ trendi ortaya çıktı ve bu sıkılmış maymunlardan Adidas bile NFT satın alıp Metaverse’e katılmış oldu. Bu hızlı gelişmeler sanatın ve tasarımın dijitalleşmesini perçinledi. Herhangi bir eğlence ürününü unsurlarının transfer edilebilir tekilliği mülkiyeti ve değerleri gözden geçirmeye itti hepimizi.

Tasarımın yapay zekaya olan ilgisi NFT’nin sanatla dansı gibi baş döndürücü bir görünüme kavuştu. Böylece sanat, dijital sanata, hukuk dijital sanatın ürünlerine kuvvetli bir ilgi duymaya başladı. Şimdi, NFT konusu, entelektüel ve endüstriye mülkiyet hukukunda, artık başlı başına bir alt hukuk alanına dönüşmüş durumda. Tabi burada asıl dikkatten kaçmaması gereken nokta: sanatın ve fikir- sanat eserlerinin artık halkın erişimine ve yararına olan yönlerinin daha ağır basmasında. Yaygın kitlelerin sanata ve fikir sanat ürünlerine dijital araçlarla ulaşabilmesi, edinebilmesi, kullanabilmesi ise yeni hukuki tartışmaları tetikledi. Dolayısıyla NFT’lerin kendisi, temsil ettiği varlık, bu varlığın sahipliği, hukuki niteliği hakkında çözülmesi gereken bir sürü soru ön plana çıktı. Bu soruların en başında telif haklarının kime ait olduğu, sanatçıların bundan nasıl etkileneceği geliyor. Hangi fikir veya sanat eserlerinin NFT olabileceği ve NFT ile sanatçı ve fikri ürünün arasındaki ilişki hukuken oldukça karmaşık ve ilgi çekici.

nft tokenler

Öncelikle: NFT Nedir?

Bize göre Non-Fungible Token (NFT) ‘değiştirilemez, tekil, gayrı misli token veya jeton’. Ancak NFT işi o kadar büyüdü ki Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi dahi konuya dahil olup kimsenin pek anlamadığı bir şekilde NFT’leri ‘Nitelikli Fikri Tapu’ olarak kullanmayı düşündüklerini açıkladı.

Aslında NFT’ler blok zincirinde bulunan ve onları birbirinden ayıran benzersiz tanımlama kodlarına ve meta verilere sahip kriptografik varlıklar. Ethereum blok zincirindeki tokenların değiştirilebilirliği, tokenlara uygulanan ‘ERC’ akıllı sözleşme teknolojisine bağlı. ERC-20 standardı uygulandığında, değiştirilebilir tokenlar söz konusu oluyor. ERC-20’den farklı olarak, eğer bir ERC-721 standardı uygulanıyorsa, o zaman NFT’lerden bahsediliyor. Çünkü bunların her biri bir tane, tekil. Dolayısıyla NFT’ler bir blok zincirinde var olan, bölünemeyen, çoğaltılamayan benzersiz kriptografik sanal varlıklar.

NFT’nin Sanatla İlişkisi Nedir?

Bu ilişki çok kuvvetli. Hatta, bazı yazarlar blockchain teknolojisi ve özellikle de NFT’lerin ortaya çıkışını ‘dijital sanat rönesansı’ olarak nitelendiriyor. Rönesans ile özdeşleşen resim, heykel ve dekoratif sanatlar tarzı 14. yüzyılın sonlarında İtalya’da ortaya çıkmış; Leonardo da Vinci, Michelangelo ve Raphael gibi İtalyan sanatçıların çalışmalarıyla 15. yüzyılın sonlarında ve 16. yüzyılın başlarında zirveye ulaşmış bir dönem. Bundan sonra, Caravaggio’nun barok tarzından Fransız Kralı 14. Louis’nin Fransız Klasisizmini tanıtmasına ve hatta Pop Art Akımına kadar sanat dünyasında kaos yaratan birçok sanat tarzı ortaya çıkmış. Aslında bu örneklerden birini NFT’ye benzetmek pek mümkün değil. NFT dijital platformlarda blockchain teknolojisine bağlı. Peki buradaki ilişki nerede ortaya çıkıyor?

Birçok şey NFT’ye dönüştürülebilir ancak her fikri ürün eser ve güzel sanat eseri değildir. Örneğin sıradan bir tweet’in eser veya sanat eseri olduğunu söylemek pek mümkün değil. Fakat her şey gibi bir tweet de NFT’ye dönüştürülebilir. Sanat eserini tanımlamak da kolay değil esasen. Fikir sanat eserleri hukukunda sinema eserleri, ilim edebiyat eserleri, müzik eserleri ve güzel sanat eserleri kategorileri bulunuyor. Sanat eseri denilince genellikle has güzel sanat ve güzel sanat eserleri anlaşılıyor. Bunların farkı ise estetik değerlerinin olmasında. Herhangi bir fiziksel sanat eseri, resim veya heykel gibi, NFT olarak basılabilir ve bu sayede NFT’ye dönüştürülmüş olur. Dolayısıyla her sanat eseri, güzel sanat eseri de NFT’ye dönüştürülebilir.

NFT’nin kendisi, yağlı boya, baskı resim, fotoğraf ya da video sanatı gibi yeni bir fikri ürün veya sanat eseri yahut yeni bir sanat mecrası değildir. Kaldı ki dijital sanatın geçmişi dahi NFT’lerden onlarca yıl öncesine dayanır. NFT’ler ise baskın yönüyle teknolojik, ikinci karakterleri bakımından finansal araçlardır. NFT, kıtlık ekonomisindeki değere odaklanır. Kıtlaştırma, kopyalayarak çoğaltma krallığı olan dijital dünya ve bu dünyanın, mal da yalan mülk de yalan mottosunu, unutturmaya yarayan dijital varlıklar bakımından tek başına bile bir değer ifade eder. Buna bir de sanat eserlerinin tekil değerleri işlenirse NFT’nin neden incelemeye değer bir potansiyeli olduğu daha iyi anlaşılır.

NFT, ya bizatihi bir kayıttır, yani bir dayanak varlığı yoktur. Ya da bir varlığın NFT’sidir. Bu durumda dayanak varlık herhangi bir varlık olabileceği gibi bir fikri veya sınai ürün de olabilir. Eğer bu bir güzel sanat eseri olursa amacı örneğin resim veya heykelin, yani eserin hakkında, sahipliğinin kaydı, bakımı ve sergilenmesiyle ilgili talimatlar ve yeniden satıldığında sanatçıya ne kadar para gitmesi gerektiğine dair hükümler de dahil olmak üzere, güvenli verilerden oluşan dijital bir paket oluşturmaktır. Hatta bir NFT bile parçalara ‘bölünebilir’ ve parçaların tokenlaştırılması, NFT sahibine kısmi haklar verilmesini sağlayabilir. Peki bu uygulamalarda menfaatler arasında çatışma olmaz mı? Elbette olur. Hatta menfaat çatışmalarının en niteliklisini NFT’lerde bulmak mümkündür. Neden, nasıl diyecek olursanız, dayanak varlığın bir fikri ürün veya sanat eseri olduğu hallerde FSEK ile bunları sahiplerine tanınan mali ve manevi hakların dikkate alınması ve özenle incelenmesi gerekir.

vPopüler Şirket, Bu NFT Coin'i Seçti: Fiyatı Sıçradı!

NFT ve Fikir – Sanat Eseri Üzerindeki Hakların Devri

NFT’ler sadece dijital sanatı ön plana çıkarmakla kalmaz. Aynı zamanda sanat dünyasına şeffaflık da getirir. Çünkü üretildikleri ve saklandıkları blok zinciri halka açıktır. Bununla birlikte NFT sanatçıları yeniden satıştan kaynaklanan gelirlerle telif hakkı ödemesi yaparak ödüllendirmektedir. Zira bir NFT’nin her satışı, kural olarak sanatçıya bir yüzde veren sözleşmelerle kurgulanır. Peki sanatçıların, sahibi oldukları mali hakların, NFT üretimindeki yeri ve etkisi nedir?

Öncelikle değindiğimiz gibi Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre dört kategori eser mevcut. Sinema eserleri, güzel sanat eserleri, ilim/edebiyat eserleri ve müzik eserleri. Bir eser olarak resim, heykel gibi has sanat eserleri, güzel sanat eseri kategorisinde yer alıyor. NFT’ler yaygın olarak karşımıza resim veya heykellerle çıkıyor. Onun için biz NFT ve mali hak incelememizi resmi – heykel örneklemiyle yapacağız.  

Eser sahiplerinin her bir eser için ayrı ayrı iki tür hakkı söz konusu. Manevi haklar ve mali haklar. Bir eseri meydana getiren kişi, örneğin heykeltıraş veya ressam hem mali haklara hem manevi haklara sahip. Manevi haklar, eser sahibi olarak adının verilmesini isteme hakkı, eserde izinsiz değişiklik yapılmasını önleme hakkı gibi, eser sahibi ile eser arasında manevi ilişkiyi ve bağı temsil eden yetkiler. Bu haklar devredilemez ancak başkalarına kullanma yetkisi verilebilir.

Bir de mali/ticari haklar var. Bunlar da kopyalama, çoğaltma, yayma, umuma iletme, yayımlama gibi haklar ve yetkiler. Bunlar devredilebilir ancak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa göre bir ressamın veya heykeltıraşın tablo veya heykel üzerindeki mali haklarını bir başkasına devredebilmesi için mutlaka yazılı bir sözleşme yapması ve sözleşmede bu haklardan hangilerini devrettiğini tek tek yazması zorunlu. Eğer satış sözleşmesi var ama sözleşmede böyle yazılı bir şekilde tek tek belirtme durumu yoksa bu haklar eser sahibinde kalmaya devam eder. Dolayısıyla bir ressam resmin orijinal nüshasını sattığında bir satış sözleşmesiyle satıyorsa, sözleşmede mali hakları devrettiğine dair bir düzenleme yoksa, o takdirde sadece orijinal kopyayı satmış olur. Buna göre, eserin fiziki nüshasının mülkiyeti satın alana geçer ama yayma, yayınlama, çoğaltma, dijital ortamda iletme yetkileri ressamda veya heykeltıraşta kalmaya devam edecektir. Ancak yazılı bir sözleşmeyle resmi veya heykeli satın alan kişiye onun üzerindeki mali hakları da tek tek yazarak ve sayarak devrettiyse, bu yetkiler satın alan kişiye geçmiş olacaktır.

NFT yeni bir hak türü veya yeni bir ürün sayılabilir mi? Yani yazılı bir sözleşme yapılsa da tek tek saydığımız haklar devredilse de, NFT sonradan ortaya çıkan bir uygulama olduğundan çoğu eski tarihli sözleşmede yer almadığı için acaba nasıl değerlendirmek gerekir. Açıkçası, bir fikir veya sanat eseri için NFT yokken yapılan bir mali hak devir sözleşmesinin NFT’yi yorum yoluyla, kendiliğinden kapsayacağını söylemek pek güçtür. Böyle genişletici bir yaklaşımı kabul etmek için özel bir sebep bulunmuyor. Bizim görüşümüz bu noktada, eser sahibi, sanatçı lehine yorum yapmaktan yana. Zira kanunun amacı sanatçıyı korumak. Sosyal hukuk zayıfı korur. Sanatçı, endüstriye karşı zayıftır. NFT gibi sanatçının açıkça ifade etmediği ve belirtmediği, kanundaki usulle ve yöntemle anmadığı bir uygulama ortaya çıktığında sanatçının lehine bir yorum yapılmalıdır. NFT yokken yapılan bir sözleşmede bütün mali haklar devredilmiş olsa bile sonradan ortaya çıkan NFT gibi durumları otomatik olarak kapsama almamak gerekir. Burada sanatçının lehine yorum yaparak o tarihte bu konuda bir düşüncesi ve bir tasarrufu, bir devir işlemi olmadığından onu genişletici şekilde yorumlamamak gerekir. Nitekim benzer durumlara dair tarihsel örneklerdeki mahkeme kararları da bu yöndedir.

nft coinleri

Aksi görüşler elbette mevcut. NFT olarak devredilmesi hususunu, mali haklardan dijital iletim hakkının bir türü olarak değerlendirenlere denk geliyoruz. Bu görüşte olanlar bir sözleşmeyle tablo sahibi veya ressam dijital iletme hakkını devrettiyse, NFT de devretmiş olur diyorlar. Bu da hukuki açıdan bakıldığında genişletici yorum yoluyla NFT’yi kapsam içine almak olur. Fakat ismen sayma yöntemi bir geçerlilik şartı. Amacı ise devredeni düşünmeye ve karar vermeye, bir iradeye sahip olmaya sevk etmek. NFT yokken bir sözleşme yapanın NFT’yi düşünmediği, devretmediği, bu yönde bir iradesinin olmadı açık. O bakımdan üzerinde hak süren bir fikir ve sanat eserine NFT hakkı bizce açıkça ve yazılı şekilde devredilmedikçe eser sahibinin uhdesinde kalmaya devam ediyor. Yani, bir NFT üreticisi siparişle sanat eseri ürettirdiğinde sözleşmeye NFT hakkını eklemeli. Mevcut sözleşmelere NFT eklenmek isteniyorsa bu konuda ek protokoller yapılmalı. Bunlar yoksa ve mevcut bir fikir veya sanat eserinin NFT’si çıkartılmak istenirse, NFT üreticisi eserin orijinal nüshasını daha evvel fiziken satın alana değil sanatçıya gitmeli.

Tabii ki bu değerlendirilme esasen, NFT’nin, eser üzerindeki haklar demetinde nasıl değerlendirileceğine bağlı. NFT’nin üretilmesi ve arzı, eğer yayma, çoğaltma, kopyalama veya dijital iletme olarak değerlendirirse, mahkemeler halk için sanat yerine endüstri için sanat demek durumunda kalabilir.  Eğer bu kapsamda değerlendirmezlerse, NFT, yeni bir hak veya yeni bir ürün olarak kabul edilirse ki biz bu görüşe daha yakınız, otomatik olarak önceki sözleşmelerin kapsamına girmeyecektir. Belirtelim ki bununla ilgili emsal bir mahkeme kararı henüz tespit edemedik, ancak kanaatimiz, NFT’nin açıkça sözleşmede sayılanların içerisinde belirtilmemişse, mali hakların devri hususunda yer almasının doğru olmayacağı yönünde. Belirtmeden geçmemek gerekir; bu aynı zamanda sanatçı için sanat ve dolayısıyla halk için sanat anlamına geliyor.

Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için bizi Twitterda, Facebook‘ta ve Instagram‘da takip edin ve Telegram ve YouTube kanalımıza katılın!

NFT ve Sanat Hukuku